12.3.3.1. Fotoğrafın oluşum
sürecini açıklar. 12.3.3.2. Tarihsel süreç
içinde fotoğraf sanatında kullanılan araç-gereç ve malzemeleri tanır. 12.3.3.3. Fotoğraf
sanatının ünlü ustalarını ve eserlerini tanır. Ara Güler, Şakir Eczacıbaşı,
Sıtkı Fırat, Naciye Suman, Hannah Collins vb. fotoğraf sanatçıları ve eserleri
tanıtılır. 12.3.3.4. Fotoğraf sanatı
eserlerini sanatın ögeleri, ilkeleri ve içerik açısından analiz eder. 12.3.3.5. Kompozisyon
kurallarını dikkate alarak fotoğraf çekimi yapar.
Öğrencinin ekonomik
koşulları dikkate alınarak fotoğraf makinesi, tablet bilgisayar veya cep
telefonu gibi teknolojik aletlerle fotoğraf çekimi yapması sağlanır.
SINIF
12
SÜRE
10 saat
ARAÇ VE GEREÇLER
Etkileşimli
tahta, fotoğraf makinesi, tablet bilgisayar veya kameralı cep telefonu
YÖNTEM VE TEKNİKLER
Anlatım,
soru-cevap, araştırma, uygulama
DERS
HAZIRLIK
Neden fotoğraf çekeriz? Bu derste ‘‘Fotoğraf
sanatının ünlü ustaları ve eserlerini, fotoğrafın kısa tarihi ve fotoğraf
çekim tekniklerini öğreneceksiniz. Ara Güler, Şakir
Eczacıbaşı, Sıtkı Fırat, Naciye Suman, Hannah Collins vb. ünlü fotoğraf sanatçılarını
araştırarak derse katılınız. Eserlerin görsellerinden dosya/sunum
(powerpoint) hazırlayarak öğrenme sürecine hazır hâlde gelmelisiniz.
ETKİNLİK
SÜRECİ
İnsanlar, tarihin ilk
günlerinden başlayarak düşüncelerini, duygularını bir yüzey üzerine
aktarmaya,belgelemeye çalışmışlardır. Fotoğrafın bulunduğu günden
itibaren dünyanın dört köşesine yayıldığı, günümüzde de her düzeyde insanın
hayatında yer aldığını, herkesin farklı nedenlerle fotoğraf çektiğini
biliyoruz. Peki siz Neden fotoğraf çekiyorsunuz?Tek tek cevaplamaya
çalışalım.
Fotoğraf, ışığa duyarlı bir yüzey olan film üzerine fotoğraf makinesi
aracılığıyla nesnelerin görüntüsünün kaydedilmesi işidir. Tarihte fotoğraf sözcüğü ilk kez
İngiliz ‘’Sir John F. W. Herschel’’ (Sör can Hörşıl) 1792-1871 tarafından
1839’da kullanılmıştır, kökeni Yunanca olan sözcük ‘’ışıkla
çizmek’’anlamına gelir. Fotoğraf,
tekniği açısından fizik ve kimya bilimleriyle ilgilidir. Bir yüzey üzerinde
optik yardımıyla görüntünün oluşturulmasının
fizik bilimiyle, bu görüntünün çeşitli kimyasal maddeleri kullanarak bir
yüzeye kaydedilmesi ve
sabitlenmesi de kimya bilimiyle ilgilidir.
Tarihsel Süreç İçinde Fotoğraf Sanatında Kullanılan Araç-Gereç ve Malzemeler
Fotoğrafın
tarihi denildiğinde iki temel konu üzerinde durulabilir.
Birincisi, görüntünün yüzey üzerinde elde
edilmesi, ikincisi ise görüntünün yüzey üzerine kaydedilmesi
olduğudur. MÖ V. yüzyılda
Çinli Filozof Mo Ti yüzey üzerinde görüntü oluşturmakla
ilgili bir gözlemden söz etmektedir. Dört tarafı
kapalı bir karanlık odanın bir duvarının tam orta
noktasına iğneyle bir delik açıp ve deliğin karşısına
gelen duvara, odanın içinden perde asıldığında ortaya çıkan
sonuç şudur: İğne deliğinden giren güneş ışığı,
perdeye yansır ve iğne deliğinin önündeki objelerin
görüntüsü ters olarak perde üzerinde görülür.
Gözlem sonucu geliştirilen bu basit aygıt XI.
yüzyılda Arap astronomi bilgini İbnü-l Haysem tarafından,
güneş ve ay tutulmasını izlemek için kullanılmıştır.
Yunan filozofu Aristoteles (MÖ 384-322)
"Problemler" adlı eserinde bu aletten Camera Obscura
(Kamera Obskura, karanlık kutu) olarak söz
etmektedir (Görsel 3.56). Işık karanlık kutunun içine
iğne deliğinden geçerek girer ve karşıda görüntü
oluşur. Bu anlamda fotoğraf makinesi insan gözüne
benzer (Görsel 3.57) bir yapıya sahiptir. İğne deliği
fotoğraf makinesi olarak adlandırılan bu basit
aletin, günümüzde de hâlâ en basit şekilde
fotoğraf elde etme yöntemi olarak kullanılır. 19. yüzyılın başlarında Fransız fizikçi Joseph Nicéphore Niepce (Cozef
Naysfor Nipsi) 1826 yılında kimyasal
işlemlerden yararlanarak yüzey üzerinde görüntü elde
eden ilk kişidir (Görsel: 3.58).Daguerre
(Dagerra), Niepce'nin sağladığı bilgiler-den yararlanarak “Daguerrotype (Deguretayp)” adını verdiği, fotoğraf
makinesinin içine yerleştirilebilen, ışığa duyarlı hâle
getirilmiş metal tabakalardan oluşan buluşuyla fotoğraf
çekim süresini 8 saatten 3 dakikaya indirmiştir
(Görsel 3.59).Kâğıt üzerine görüntünün
elde edilmesi ve banyo işlemlerini İngiliz
Willam Hanry Fox Talbot (Vilyım Henri Faks Talbıt)
geliştirdi. Modern fotoğrafçılığın
temeli, Frederic Scott Archer'in (Frederik Skat Arçır)
1851’de bulduğu ve cam negatiflerin yapılmasına
imkân sağlayan kollodyum yöntemi olarak kabul
edilir. Kolay taşınabilen ilk
fotoğraf makineleri 1928 yılında George Eastman Kodak
(Corc İstmın Kodak) tarafından üretilmeye
başlandı.Bundan sonra fotoğraf makineleri daha çok insan
tarafından kullanıldı (Görsel 3.60).Kodak şirketi, 1935’te
ilk renkli film olan Kodakrom’u buldu ve bu tarihten
itibaren renkli fotoğrafçılık başladı. Renkli fotoğrafın
bulunmasından sonraki buluşlar daha çok makine tekniği
üzerine olmuştur. Büyük boyutlu makineler giderek
küçülmüş, özellikleri arttırılmış ve elektronik hâle gelmiştir.Fotoğraf makinesinde,
fotoğraflanmak istenen objeden yansıyan ışık, objektife
ulaşır ve odaklanır. Hemen objektifin içinde
bulunan ve adına diyafram denen diske ulaşır. Bu
diskin amacı, gelen ışığın şiddetinin ayarlanabilmesidir. Bu işi ise
ortasında bulunan ve kullanıcı tarafından ayarlanabilen perde sayesinde yapar.
Objektifte toplanan ve odaklanan ışık diyaframdan geçerek
örtücüye ulaşır. Örtücü perde çekim sırasında
önceden belirlenen bir süre boyunca açık kalarak
ışığın film üzerine düşmesini sağlar. Günümüzde ise dijital
fotoğraf makinesi teknolojisi çok hızlı gelişmektedir
(Görsel 3.61). Digital fotoğraf makinelerinin, film
kullanan makinelerden en önemli farkı, görüntüyü
kaydetmek için film yerine sensör (algılayıcı) adı
verilen manyetik bir ortam kullanmasıdır. Analog
fotoğraf makinelerinde genel olarak kullanılan 35 mm
eninde olduğu için 35 mm diye adlandırılan 24x36
mm boyutunda film kullanır. Dijital fotoğraf
makinelerinde ise CCD ya da CMOS olarak adlandırılan
görüntü algılayıcılar ve bir de manyetik saklama alanı bulunur.
Görsel 3.56: Karanlık oda çizimi
Görsel 3.57
Görsel
3.58: Nicéphore Niepce'i tarafından çekilen ilk Fotoğraf
Görsel 3.59
Görsel 3.60
Görsel 3.61
Görsel
3.62: Dijital kameranın iç görünümü
Görsel
3.63
Bunun dışındaki her şey
(optik düzenek, vizör, diyafram, obtüratör vb.) film kullanan makinelerle aynıdır
(Görsel 3.62). Dijital fotoğraf
makineleri, oluşturulan görüntünün anında görülebilmesi,kısa sürede
basılabilmesi ve çok kısa sürede uzak yerlerdeki bilgisayarlara
iletilebilmesi gibi olumlu özellikleri nedeniyle son yıllarda en çok tercih
edilen fotoğraf makineleridir.
Standart boyutta bir film kullanma zorunluluğu olmadığından farklı boyutlarda ve farklı tasarımlarda
dijital fotoğraf makineleri üretilebilmektedir (Görsel 3.63).
•Şimdi konuyu sunu olarak
hazırlayan öğrenciler, sunum teknikleriyle (powerpoint, video, etkileşimli
tahta, EBA bağlantılı belgeseller)
sınıf veya atölye ortamında sunum yapalım.
Fotoğraf
Sanatının Ünlü Ustaları ve Eserleri
Ara Güler
(1928-2018),
Türkiye’de yaratıcı fotoğrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış en önemli
temsilcilerindendir.Ara Güler fotoğrafçılığın
yanı sıra, foto muhabirliği de yapmıştır. Kendisini ‘’fotoğraf sanatçısı’’ değil
‘’foto muhabiri’’ olarak tanıtan Ara Güler, İstanbul’un 20. yüzyılının en
önemli tanığıdır. Sanatçı İstanbul’un son 60-70 yılını görsel olarak
belgelemiştir (Görsel 3.64). Ara Güler, bütün dünyayı gezerek foto
röportajları yapmış ve bunları Magnum Ajansı ile dünyaya duyurmuştur. Yerli,
yabancı pek çok ünlü sanatçı, siyasetçi ve yazarın fotoğraflarını çekmiştir.
Ara Güler ‘‘Sevgisiz insan, insansız fotoğraf olmaz.’’ der. Onun fotoğraflarının
ana teması "insan" dır.
Görsel 3.64: Eski Galata Köprüsü’nde Olta Balıkçıları, 1968, Ara Güler
Ara Güler-belgesel
Şakir
Eczacıbaşı’nın
(1929-2010)
fotoğraflarında ana konular varoşlar, büyükşehir, taşra, Anadolu mahalleleri, insan ve yaşamdır. Yaşamın
içindeki renkleri ve hareketleri fotoğrafının tam merkezine, üstelik dondurarak
değil dinamik bir şekilde yerleştirmiş; yanımızdan geçen insanlardan ulaşım
araçlarına, esen rüzgârdan dünyanın kendi ekseninde dönüşüne kadar hissedilen
ya da hissedilmeyen tüm hareketleri bir biçimde fotoğraflarına yansıtmıştır.
Şakir Eczacıbaşı fotoğraflarındaki flulaşma teknik hata değil, zamanın hızını
yansıtmak için kullanılmış bir tekniktir (Görsel 65). Sanatçı için fotoğrafın
en önemli yanı; olayları, insanları, insan ilişkilerini belgeleyebilmesidir.
Görsel
3.65: Şakir Eczacıbaşı Şakir Eczacıbaşı fotoğrafçılağa nasıl başladı?
Sıtkı Fırat
(1930-2016)
ülkemizin
doğasını, tarihini ve yaşayan kültürünü tanıtmak, belgelemek, paylaşmak için
tüm Türkiye'yi dolaşarak fotoğraflar çekmiştir (Görsel 3.66). Onun doğa
tutkunluğu alışılmışın aksine parça ve seçkili bir çözümleme olmayıp doğanın
özgün iç yapısına uygun bir bütünlük içerir. Sanatçı, çevresindeki doğayı
bütünle parça arasındaki uyum içinde görebilmek için değişik ortam ve
zamanlarda fotoğraflamıştır.
Görsel 3.66: Sıtkı Fırat
Naciye Suman
(1881-1973),
1919 yılının başlarında Türkiye’de bir stüdyo açıp profesyonel olarak
çekimler yapan ilk kadın fotoğrafçıdır (Görsel 3.67). İstanbul’da açtığı
stüdyonun adı ‘’Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi"dir. Naciye Hanım, 1921’e
kadar evinin çatı katında açtığı stüdyosunda çalıştıktan sonra stüdyosunu
Beyazıt’a taşımıştır. Ve aynı yıl "Kadınlar Dünyası" dergisinde
verilen bir haberde, Naciye Hanım’ın fotoğrafhanesi tanıtılmış ve kadınlar
tarafından desteklenmesinin önemi vurgulanmıştır. Naciye Hanım’ın, kadınlara fotoğrafçılık
dersi de verdiği kadın tarihi araştırmacısı Serpil Çakır ve fotoğraf tarihi
araştırmacısı Seyit Ali Ak’ın çalışmalarında belirtilmiştir. Günümüze sadece
altı adet fotoğrafı ulaşabilmiştir (Görsel 3.68).
Görsel
3.67: Naciye Suman Portre
İlk Türk Kadın Fotoğrafçı Kimdir?
Hannah
Collins (1956-...), İngiliz çağdaş sanatçı ve
film yapımcısıdır. Hannah Collins (Hanna Kolins) fotoğraflı enstalasyonlarıyla
tanınır (Görsel 3.69, 3.70). Collins’in eserleri; bellek, tarihin ve günlük
hayatın toplumsal deneyimlerini modern dünyada değerlendirir. Fotoğraflı enstalasyonlarıyla
(yerleştirme) tanınır.
Görsel 3.69: Fabrika,Krakow, Hannah Collins
Görsel 3.70: Mudam,Hannah Collins
2.
ETKİNLİK
Fotoğraf
Sanatı Eserlerinin Öge, İlke ve İçerik Açısından İncelenmesi
Fotoğrafı
oluşturan ögelerin çerçeve içindeki yeri, büyüklüğü, hareketi, birbiriyle
olan ilişkisi, anlatımı etkili hâle getirir.Fotoğrafta kompozisyon bir amaç
değildir. Fakat kişinin anlatımını doğru yapabilmesi için önemli bir araç
olduğu aşikardır. İyi bir kompozisyon için kesin kurallar yoktur.
Kompozisyonu oluşturan ögelerin yerleştirilmesinde uyumsuzluk varsa görsel
etkiyi zayıflatır. Oysa iyi bir seçimin, dengeli bir kompozisyonun fotoğrafın
anlatım gücünü artırarak akılda kalmasını sağladığı doğrudur. Etkili bir
kompozisyon oluşturabilmek için kompozisyon ögelerinden yararlanmak gerekir.
1.Belirginlik:
Fotoğraf için
en önemliögelerden biri
belirginliktir. Fotoğraf ile verilmek istenen mesajın izleyici tarafından anlaşılması
için çekilen fotoğrafta ifadeyi
sağlayan görüntünün belirgin olmasının önemlidir. Yeterince belirgin olmayan bir fotoğraf,izleyicide farklı
düşünceler oluşturur (Görsel 3.71). Bu durum ise izleyicide fotoğrafın etkili
iletişim aracı olma özelliğini kaybettirir. Fotoğrafta belirginliği artırmak için zaman zaman
alan derinliği azaltılarak arka plan flulaştırılır. Bu durum konunun ön plana çıkmasını sağlar (Görsel
3.72).
Görsel 3.71
Görsel 3.72
2.Sadelik:
Fotoğraf karesinde
olmasını istemediğimiz ögelerin temizlenmesi ya da konu içindeki etkisinin azaltılması,
kompozisyonun sadeleştirme işlemidir. Fotoğrafçının ayıklama işlemini
gerçekleştirebilmek için çekim noktasını
değiştirilebildiği gibi alan derinliğinin etkisini de kullanılabilir. Bir fotoğrafta, ana ögenin yanında birçok
yan öge de bulunur. Fotoğraf makinesi, gördüğünü film veya dijital ortama
aktardığından, ana konuyu destekleyen ögelerin dışında kalan ögelerin
kompozisyondan çıkarılması gerekmektedir.
Bu sisteme ayıklayıcı yöntem adı verilir (Görsel 3.73).
Görsel 3.73
3.Ritim:
Ritmin fotoğrafa konu
olarak seçilen objeyi birden çok sayıda kullanmak olduğu belirtilir. Ritmi
oluşturan objelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki
oluşturur. Yoldaki yol çizgileri, sıralı ağaç kümeleri, arabalar,
elektirik direkleri,merdivenler,kolidor sütünlar vb. örnek olarak verilebilir (Görsel 74). Ritim
görüntüye zenginlik katmakla beraber aynı zamanda yön gösterme işlevi de
görür.
Görsel 3.74
Ritim Bozukluğu:Benzer ögelerin eşitsiz
aralıklarla sıra oluşturma durumudur. Ritimden söz edebilmek için en az üç benzer
ögenin iki eşit aralıkla sıralanmış olması gerekir (Görsel 3.75).
Görsel 3.75
4.Uyum:
Birden fazla ögenin
birbirini hareket,biçim, renk ve ton değerleri bakımından desteklemesi
anlatımı güçlendirir. Ritim ve uyum birlikte
kullanılabilir. Harekette uyum, ögelerin aynı tarafa yönelmesi ya da duran
nesnelerin aynı tarafa yönelişiyle sağlanır. Küçüklü büyüklü benzer biçimlerin
arasında biçim uyumu olmalıdır. Renk skalasında bulunan komşu renkler
arasındaki uyum, anlatımı zenginleştirir. Örneğin yeşil renkle birlikte mor
ve mavi renklerin kullanılması renk uyumunu sağlar (Görsel 3.76).
Görsel 3.76
5.Kontrast
(Zıtlık):
Fotoğrafta yer alan
ögelerin ışık, renk, biçim bakımından karşıt bir anlam ifade edecek şekilde
yer almasıdır. Örneğin, bir insanın
boyunun çok uzun olduğunu göstermek için yanına normal veya kısa boylu bir
insanın görüntüsü getirilerek
sağlanabilir. Farklı yönlere giden iki kişinin görüntüsünün harekette
kontrast oluşturduğu görebiliriz. Renkler ve tonlarla da
kontrast elde edilebilir (Görsel 3.77).
Bazı kompozisyonlarda birbirine zıt
renklerin kullanılması en belirgin kontrastı oluştururken ara tonların ve
renklerin kullanılmaması dereceli bir kontrast oluşumunu sağlar. Özellikle
sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması
fotoğrafa ayrı bir anlam katar (Görsel3.78). Yoğun kontrast fotoğrafı belirginleştirmekten
çok konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açar.
Görsel 3.77Görsel 3.78
6.Işık:
Fotoğraflanan bir konunun
belirginleştirilmesinde en etkili aracın ışıktır. Işığın güneşten gelen
açısının her mevsim ve günün her saati farklılık gösterir (Görsel 3.79).
Görsel 3.79: Geliş açısına göre ışık şeması
Fotoğraf çekimine
başlamadan önce; çekim yapılacak ortamın ışığı, çekim zamanı, yerin özellikleri,
ışık kaynakları ve konuyu aydınlatan ışığın özellikleri önceden bilinmelidir.
Güzel bir fotoğraf çekmenin temel kuralı fotoğrafı çekilecek konunun ışığının
doğru tanımlanması ve fotoğraf çekiminin ışık koşullarına göre yapılmasıdır.
Hareket edemeyen ve yapay ışıkla aydınlatılamayacak kadar büyük konulu bir
fotoğraf çekilecekse (bir binanın, bir tarihî eserin) güneş ışınlarının en
uygun geldiği saat veya mevsim beklenmelidir (Görsel 3.80).
Görsel 3.80
Fotoğrafçı böyle bir
fotoğrafın herhangi bir anda değil sadece belli bir anda çekilebileceğini bilir.
Konuda öne çıkması istenen noktaların diğer bölgelere göre daha aydınlık
olması ya da istenmeyen görüntülerin fotoğraf karesinin dışına
atılması için bu bölgelerin çok aydınlık ya da karanlık
olmaları fotoğrafta konunun belirginliğini artırır. Işığın, konunun
belirginleşmesini sağlayan bir araç olmasının
yanında alan derinliği etkisini de sağlayan en
önemli araç olduğu ifade edilir. Sıcak ve soğuk renklerin
birlikte kullanılması da alan derinliği etkisi oluşturur (Görsel 3.81).
Işık;doğrudan, dolaylı,
cephe ışığı (gölgeleri yok ederek yüzeysel bir etki oluşturur ve aydınlanan
nesne düz görülür), tepeden gelen ışık (kütlenin ağırlığını ve yer çekimini
vurgular),ters ışık (kütlenin biçimini ortaya çıkarır), yan ışık (ışık-gölge
yardımıyla dokuyu ortaya çıkartarak derinlik izlenimi verir) olarak ele
alınabilir. Ayrıca geliş açılarına ya da doğal nedenlere (deniz kenarı, yüksek
yerler, yağmur, kar) göre ışığın durumu da değişir. Işık,fotoğrafın oluşumunda rol oynamaz aynı
zamanda sanatsal bağlamda da belirleyici olur. Kullanılan ışık şeklinin
fotoğrafın estetik değerinde etkilidir (Görsel3.82,
3.83).
Görsel 3.83
Görsel 3.81Görsel 3.82
7.Perspektif:
Bize yakın varlıkların
büyük, uzak varlıkların küçük görünmesi olayına perspektif denir. Örneğin,tren
raylarına baktığımızda bu rayların belli bir mesafeden sonra birbirine
birleşiyormuş gibi görünmelerine rağmen herkes bu rayların
birleşmediğini bilir (Görsel 3.84). Fotoğrafta perspektif,
konuda istenilen bölgelerin daha belirgin olarak vurgulanması için
kullanılan yöntemlerden birisidir. Bazı ögelerin vurgulanması için
perspektif etkisinden yararlanılır.10-15 katlı iki binanın arasına girerek
yerden gökyüzüne doğru çekilen bir fotoğrafta binalar gökyüzünde
birleşiyormuş etkisi yaratılabilir. Bazen geniş açılı bir objektif
kullanılarak perspektif etkisi
artırılır,bazen tele objektif kullanılarak nesneler arasında,
uzaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkacak olan büyüklük etkileri
azaltılarak yığılma etkisi oluşturulabilir (Görsel 3.85, 3.86).Görsel 3.86
Görsel 3.84
Görsel 3.85
8.Keskinlik:
Fotoğrafta keskinlik
çeşitli sebeplere bağlıdır. Bu sebeplerden bazıları aşağıda belirtilmiştir.
a) Netleme Olayına Bağlı
Keskinlik:
Belirginlik
kazandırılmak istenen konu üzerine belirgin bir netlik yapılır.Arka planlar
netsiz alanda bırakılır (Görsel 3.87). Fotoğraf izleyen kişi doğrudan,
detay görebildiği konunun görüntüsüne dikkatini
yoğunlaştırır. Çünkü vurgulanmak istenen konu nettir, istenmeyen diğer
ikinci derece görüntüler netlik dışında bırakılır
b) Gelen Işığın Türüne
Bağlı Keskinlik:
Bir
fotoğraftakontrastın yoğun olması
keskinliği artırır. Bir portre fotoğrafı çekerken kişiyi olduğundan yaşlı
göstermek için cephe ışığı kullanılırken
daha genç göstermek için yumuşak ışık (yanal ışık) kullanılabilir(Görsel
3.88, 3.89).
Görsel 3.89
Görsel 3.87
Görsel
3.88
9.Doku:
Işığın konuya eğik
geldiği hâllerde belirginleşen bir vurgulama ögesidir.
Dokuda ışığın geliş yönü, konunun yapısal özelliklerini ortaya çıkartmak için önemli bir unsurdur.
Örneğin girintili çıkıntılı bir yüzey,dik gelen ışık altında detayları fark
edilmeyen, boş bir alan olarak görülür
(Görsel3.90, 3.91, 3.92). Belli bir çerçeve içerisindeki yüzeyin parçalanmasında belli bazı oranların (altın
kesim oranı) kullanılması görüntünün daha ilgi
çekici olmasını sağlamaktadır. Bu bölme işlemi anlatımı zenginleştirir, konuyu ön plana çıkartır. Bu
yöntemin yüzeye doku kazandırma veya doku araştırma çalışması da olduğu
söylenebilir.
Görsel 3.92
Görsel 3.90Görsel 3.91
10. Hız Hareket ve Zamanlama:
Hareket zaman içine
yayımlı bir durumdur. Zaman boyutu olmayan fotoğrafta belli işlemlerle
hareket izlenimi kazandırılabilir. Örneğin, fotoğrafta bir insanın
hareketli olduğu çok kısa pozlama süresi ile ancak vücudunun almış olduğu
pozisyonla gösterilebilir (Görsel 3.93,3.94, 3.95, 3.96). Net bir fotoğrafta bir
atın koştuğu dört ayağının da yerden kesilmiş hâli ile gösterilebilir. Bu
tür görüntüler hareketin bir ifadesi olmakla birlikte hareket hissini
veremezler. Poz süresini uzatarak hareketli konunun fotoğrafı çizmesi
sağlanır. Konunun sabit kısımları net,
hareketli kısımları ise belli belirsiz çizgilerden oluşacaktır.Bu durum
fotoğrafa hareket hissi
sağlayacaktır.Hareketin çizgisel olarak gösterilmediği hareketli
konunun görüntüsünün dondurulduğu fotoğraflarda zamanlama yani deklanşöre basılan anın çok önemli
olduğu belirtilir.
Görsel 3.96
Görsel 3.93
Görsel 3.94
Görsel 3.95
11. Bütünlük:
Ayıklama da
diyebileceğimiz bütünlük, aslında çekim yapmadan önce yapmamız gereken ilk
basamaktır. Fotoğrafın daha etkili, anlatım gücünün daha kuvvetli olması
için hedef dışında kalan diğer bütün görüntülerden ayıklanması gerekir. Fotoğraftaki
ilgi merkezine dikkat çekmenin yolları araştırılmalıdır.Bunun bir yolu,
konuyu dikkati dağıtmadan ortaya çıkaracak bir fon seçmektir (Görsel 3.97, 3.98).
Fotoğrafta öyle
bir kompozisyon yaratılmalıdır ki fotoğrafın
çekim nedeni açık olarak görülsün ve görüntüye
giren tüm nesneler ilgi merkezi olarak seçilen konuyu
tamamlasın. Fotoğrafı sadeleştirmek ve ilgi merkezini güçlendirmek için
sade bir fon seçmelidir. Konuya odaklanarak çekim yapılmalıdır.
Görsel
3.97Görsel
3.98
12. Denge:
Fotoğrafta denge ögesi;
kompozisyonun en önemli belirleyicilerinden biridir. Dengenin birbirini tamamlayan şekil, renk ya
da aydınlık veya karanlık alanların göze hoş görünecek şekilde düzenlenmesidir. Örneğin,
fotoğrafın merkezine uzaklıkları ve büyüklükleri aynı iki ögeden birinin rengi ve tonu, fotoğraf
karesinin rengi ve tonuna yakın, diğeri de zıt renkte oluşmuş bir
fotoğrafta denge bozulmuş demektir. Böyle
durumlarda, genelde zıt renkte olan ögeyi merkeze yaklaştırarak dengenin sağlanabilinir.(Görsel 3.99)
Bir manzara fotoğrafı
çekerken bulutsuz bir gökyüzünün fotoğraf üzerindeki dengeyi bozmasını
önleyerek kompozisyonu biraz
değiştirebiliriz. Örneğin çekim yaptığımız yerde ağaç yapraklarını
gökyüzüne serpiştirerek buradaki
boşluğu önleyebileceğimiz ve böylece fotoğrafta denge oluşturabililiriz. (Görsel
3.100)
Görsel 3.99
Görsel 3.100
13. Orantı:
Konuyu kadraja simetrik
yerleştirme genelde uygulanan orantı şeklidir. En basit simetri iki
elemanlı simetridir. Bir gökyüzü fotoğrafı çekilirken ufuk çizgisinin
fotoğraf karesini tam ortadan ikiye bölmesi basit simetriye bir örnek
oluşturur. Bu durumda oran 1/1 şeklinde gerçekleşmiş olur. Basit simetriden
başka bir yüzeyi birkaç eşit parçaya bölerek farklı simetrik görüntüler de elde
edilebilir (Görsel 3.101).
Görsel 3.101
Kompozisyon
Oluşturabilmek İçin Kompozisyon İlkelerinden de Yararlanılması
1.
Fotoğrafta Altın Oran ve 1/3 Kuralı:Görsel
ögelerin fotoğrafa yerleştirilmesi altın oran ve 1/3 kuralına göre yapılır. 1/3 kuralında amaç
ögelerin dizilimi ile konunun daha etkili anlatılmasını sağlayabilmektir. 1/3
oranı, altın oran denilen başka bir matematiksel orandan yola çıkılarak
hesaplanır. Altın oran, doğada sayısız canlı ve cansız varlığın şeklinde ve
yapısında olan özel bir orandır. Bu oran doğada bir bütünün parçaları arasında
gözlemlenmiş, yüzyıllarca sanat ve mimaride
uygulanmıştır. Altın oran, uyum açısından
en yetkin boyutları verdiği düşünülen geometrik ve sayısal bir oran
bağıntısıdır. Doğada en belirgin örneklerine insan vücudunda, deniz kabuklularında
ve ağaç dallarında rastlanmaktadır (Görsel 3.106, 3.107, 3.108).
Görsel 3.106: Altın oran kesişim noktaları
Görsel 3.107
Görsel 3.108
Altı oranın (Görsel 3.109,
3.110, 3.111) fotoğrafta uygulaması şu şekilde yapılmaktadır: Çerçeveyi yatayda
ve dikeyde üçer eşit parçaya bölecek şekilde ikişer çizgi, yani toplamda 4
çizgi çizilir. Bu çizgilerin kesişim noktaları ilgi merkezi olmak için uygun
konumlar olmuş olur. Kompozisyonu oluştururken buna dikkat ederek ögeleri
yerleştirip göze daha hoş görünen, dengeli kareler elde edilebilir. Manzara
fotoğraflarında da ufuk çizgisi üçte bir kuralına göre yerleştirilebilir. Ufuk
çizgisi merkeze yerleştirilmemelidir.
Görsel 3.109: Altın oran kesişim noktaları
Görsel 3.110
Görsel 3.111
Altın üçgenleri kullanarak
fotoğrafta diyagonal çizgiler ile dinamik bir simetri etkisi yaratılabilir
(Görsel 3.112, 3.113, 3.114).
Görsel 3.112
Görsel 3.113
Görsel 3.114
2. Çizgiler: Çizgiler kompozisyonda
önemli unsurlandandır. Fotoğrafta diyagonal çizgiler yön belirtmek için
kullanılabilir. Bu, asıl konuya gözü yöneltmenin basit ve kolay bir yöntemidir
(Görsel 3.115, 3.116, 3.117).
Görsel 3.115
Görsel 3.116
Görsel 3.117
Kompozisyonda kullanılan
en yaygın çizgilerden birisi de "S" eğrileridir (Görsel 3.118,
3.119, 3.120). • Kompozisyon hatalı ise
o fotoğraf tüm teknik şartları karşılıyor olsa
bile değerini kaybedecektir. • Kompozisyon yeteneği bol bol fotoğraf inceleyerek ve fotoğraf çekerek
gelişebilir. İyi bir fotoğraf çekmek için kesin kurallar yoktur. Kural yerine
bazı ipuçları ve başlangıç noktaları verilebilir. Fotoğraf çekmeden önce
fotoğrafın neyi anlatmak istediğinin belirlenmesi gerekmektedir. • "Her tür fotoğrafı
olmasa bile çoğu fotoğrafı değerlendirirken nelere dikkat etmeliyiz?"sorusunun cevabını bulmak için ;
*İlgi merkezi nerededir? Amaca uygun belirlenmiş mi? *Belirginlik tam mı? *Keskinlik yeterli mi? *Işık uygun mu? *Dengeli mi? (Kompozisyon dengesi hakkında ne
söylenebilir?) *Oranlama iyi mi? (altın oran) *Renk; açık-koyu, kontrast, leke, ton değerleri kompozisyona
uygun kullanılmış mı? *Bütünlük tam mı? *Noktasal, çizgisel ya da yüzeysel bir yönelim
bütünlüğü var
mı? sorularına cevap aramak gerekir.
Görsel 3.118: Anne Richard (En Rays)
Görsel 3.119:Hüseyin Turgut
Görsel 3.120: Standret (Stendrit)
Görsel 3.121: Galushko Sergey (Galuşka Sürgey)
Bir fotoğrafın sanatın
ögeleri ve ilkeleri açısından incelenmesi örnekler üzerinden anlatalım. Belirlenen kriterler
doğrultusunda sizlerde de yorum yaparak derse katılım sağlayınız.
Yandaki fotoğrafta kadraj hatası olduğu gökyüzünün
gereğinden fazla yer kapladığını söyleyebilir miyiz? (Görsel3.122). Oysa bir fotoğrafta
gökyüzüne ait bir şey çekilmiyorsa ve özel bir durum söz konusu değilse gökyüzünün
toplam yüksekliğin 1/4 veya 1/5’i oranında olması daha iyidir.. Ayrıca bu fotoğrafta,
fotoğrafın çekildiği yer itibarıyla ön kısımların fazla karanlık olduğu da
söylenebilinir.
Görsel 3.122: Hüseyin Turgut
Yandaki görselde teknik
olarak doğru bir pozlama yapılmıştır(Görsel 3.123).
Fotoğrafın netlik ve keskinliği uygundur. Fotoğrafta gren yoktur
fakat bu fotoğrafta anlatılmak istenilen konu belirsizdir. Fotoğraftaki ana
konu ve ana konuyu destekleyen yardımcı unsurlar, birbirine karışmış
durumdadır. Fotoğrafta ana konu
insanlar mı, eski bina mı açık değil. Bu nedenle bu fotoğraf zayıf bir kompozisyona
sahiptir. Yandaki fotoğrafta ise ana konu belirgindir. Ana konunun arka plandan
ayıklanmış olduğu görebiliyoruz (Görsel 3.124).
Görsel 3.123: Pugajl (Piugacla)
Görsel 3.124: Don Mammoser (Dan Memızmır)
Yandaki
fotoğrafta neyin yetersiz olduğunu
siz söyleyin (Görsel 3.125).
Görsel 3.125: Svetlana Yanenko (Svitlana Yanenko)
Yandaki
fotoğraf, yetersiz ışık almış, net
olmayan bir fotoğraftır (Görsel 3.126).
Görsel 3.126: Saadet Genç
Yandaki fotoğrafta ön
plandaki çocuklar net değildir, arka plandaki tarihî anıt ise nettir.
Fotoğrafta kadraj hatalı kullanılmıştır (Görsel 3.127).
Görsel 3.127: Smolina Marianna (Smolina Mariyana)
Bu
fotoğrafta netlik keskin, ancak açık-koyu dağılımı dengesizdir (Görsel
3.128).
Görsel 3.128: Saadet Genç
Fotoğrafın
içeriğine Göre Analizinin Nasıl Yapılacağının Örnekler Üzerinden Anlatılması
1.
Betimleyici Fotoğraf: Bulunan
renk, çizgi, boşluk, doku, biçim gibi sanat elemanlarının listelenmesidir. Fotoğrafa kontrast
renkler hâkim, yatay ve dikey çizgiler dikkat çekiyor, ön planda bulunan
otların dokusu fotoğrafa
hareketlilik katmıştır (Görsel 3.129).
Görsel 3.129: Edd Lange (Ed Langı)
2.
Açıklayıcı Fotoğraf: Belirli bir
konuya ilişkin duygularımızın pekişmesini ve daha iyi bir şekilde konunun
idrak edilmesini sağlar. Birbirinden farklı tarzlara sahip iki insanın aynı
ortamı paylaşması vb. Bir
fotoğrafı açıklayıcı fotoğraf kategorisinde değerlendirmek için açıklayıcı
özelliğinin diğer kategorilere göre daha fark edilir olması gerekir (Görsel
3.130).
Görsel 3.130: Engin Sezer
3.
Yorumlayıcı Fotoğraf:
Fotoğrafçı bir fikri, kişisel ve subjektif yöntemler ve bakış açıları ile ortaya
koyar. Görünen gerçeği yansıtma kaygısı olmadan yorum ile ortaya çıkacak
anlamlar taşır. Bir fotoğrafın açıklayıcı fotoğraf mı yoksa yorumlayıcı
fotoğraf mı olduğu her zaman kolayca ayırt edilemeyebilir. Çoğu durumda
gizlenen mesajı doğru şekilde ortaya çıkarmak;
fotoğrafı yorumlayan kişinin bilgi birikimine, dikkatine ve fotoğrafçıyı tanımasına
bağlıdır (Görsel 3.131, 3.132).
Görsel 3.131: İpek Morel
4.
Etik Değerli Fotoğraf: Etik değerli
fotoğraflar, izleyiciye gözden kaçırdığı ya da görmezden geldiği şeyleri hatırlatır.
Sanatçının, izleyiciye etik olarak doğru ya da yanlış bulduğu şeylerle
ilgili yargılarını aktırdığı fotoğraflardır. Etik değerli fotoğraflar her
zaman yanlışı göstermek yerine kimi zaman güzeli ve doğruyu
hatırlatma görevini de üstlenir (Görsel 3.133).
Görsel 3.133: Yavuz Sarıyıldız
5.
Teorik Değerli Fotoğraf:Genellikle
bir fotoğrafın sunumundaki, çekimindeki, işlenmesindeki teknikleri
örnekleyen, yeni ya da az bilinen teknikler üzerine performans çalışmaları olarak
değerlendirilebilir. Baskı sonrasında da elle
boyanmış bir fotoğraf ve iki fotoğrafın üst üste basılması ile elde edilmiş
veya dijital görüntü işlemleri uygulanmış yeni filtrelerin kullanıldığı
fotoğraflar da teorik açıdan değerli fotoğraflardır (Görsel 3.134).
Görsel 3.134: Kompaniets Taras (Kampeniet Taris)
6.
Estetik Değerli Fotoğraf:
Etik değerli fotoğraflarda nasıl ki eser sahibinin sosyal bir yargısı var
ve fotoğrafta bu ön planda ise estetik değerli fotoğrafta da fotoğrafçının
gözünden neyin estetik olarak fotoğraflanmaya değer görüldüğünü görürüz. Bu kategorideki
fotoğraflar, kısaca güzel şeylerin güzel bir şekilde
fotoğraflanması olarak ifade edilebilir (Görsel 3.135,
3.136).
Görsel 3.135: Faraways (Farıveyz)
Görsel 3.136: Saadet Genç
• Kompozisyon öge ve
ilkelerine dikkat ederek fotoğraf çekmenizi istiyoruz.
• "Hayvan sevgisi,
yaşlılara saygı ve sevgi, sokak satıcıları, tarihî eserler vb." konuları
örnek alabilirsiniz.
• Kendi belirlediğiniz
konularda fotoğraf makinesi, cep telefonu veya tablet bilgisayarlarıyla
fotoğraf çekebilirsiniz.
• İnsan fotoğrafı çekerken
onlara saygıyla yaklaşmanın, onlarla konuşmanın, onların güvenini kazanarak
çekim yapmanın daha
etkileyici sonuçlar elde etmemizi sağlayacaktır. İnsanların izni olmadan
fotoğraflarını
çekmemizin etik olarak da
uygun olmayacaktır. Ayrıca sokak levhası, mağaza tabelası gibi yazınsal
ögelerin konuya olan ilgiyi dağıtacaktır.
• Çektiğiniz fotoğraflardan
istediği bir fotoğrafı kompozisyon öge, ilke ve içeriğine göre analiz ederek
bir dosya hazırlamalısınız.
• Konunun özelliklerine,
hareket durumuna ve ışığa dikkat ederek fotoğraf çekimi yapmalısınız.
• Yapılan çalışmalar konu
bitiminde blog sayfamızda yayınlanacaktır.
26 Ağustos 1922
akşamı Mustafa Kemal yanında Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü paşalarla beraber,
Afyon Kocatepe'deki
yerini almış ve sabah ezan sesiyle taarruz emrini vermişti. 30 Ağustos 1922
tarihine kadar 4 gün süren çetin bir savaş yapıldı. Fevzi Çakmak Paşa'nın
komutasındaki ordu, 20 gün
süren savaşın ardından 5700 şehit olmak üzere yaklaşık 40.000 kişi zayiat
vermesine rağmen Yunanlıları
geri püskürtme başarısına ulaşmıştı. Mustafa Kemal
ve fikir arkadaşları; ordunun İzmir'e doğru kaçan Yunan asker kalıntılarının
peşine düşerek tamamen ortadan
kaldırılması gerektiği kararını aldıktan sonra, Mustafa Kemal'in tarihî sözü
olan "Ordular İlk Hedefiniz
Akdenizdir İleri!" sözünü burada söyledi.
Etem Tem,
Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafçısıydı. Afyon Kocatepe'de o sabahı ve
ardından gelen günlerde neler
yaşandığını Fikret Otyam ile 1960 yılında yaptığı söyleşide şöyle anlatmıştı:"O sabah
Kocatepe'de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa
Kemal Paşa, günler ve geceler
süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor,
direktifler veriyordu. Bir ara
kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli
dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra
dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin
ucuna geldi. Hafifçe
eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim,
âdeta nefes almayacak kadar bir
sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11'di... O gün 7x11
boyunda sekiz on rulo film
çektim. Bir kaç tane 10x15 cam... Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir
lokma koymamıştı... Gece ric'ate
(geri çekilme) başladılar. 2 Eylül'de Uşak'a girdik. Vakit yoktu. Ahır
bozması bir yerde birkaç film yıkadım.
Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah
götürdüm. İçeri aldılar.
Berberi tıraş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki
iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti, 'A
be... Bu bir başkumandan odasına yakışmaz' dedi. Salih (Bozok) odayı
halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o
gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını
fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve
çekti, çok güzel, dedi."
(1.
Fikret Otyam, "Etem Tem” Röportajı, Ulus Gazetesi, 4 Aralık 1960, Ankara. 2. Falih Rıfkı Atay," Bir 26 Ağustos
Yıldönümü” Milliyet Gazetesi, 26 Ağustos 1928)
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN
ÖĞRENCİLER VEYA İLERİ DÜZEYDE ÖĞRENME HIZINA SAHİP OLAN ÖĞRENCİLER İÇİN EK
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
Öğrenme
güçlüğü olan öğrencilerinizin öğrenme gayret ve grafiğini, hızlı öğrenen
öğrencilerinizin öğrenme hızlarını da dikkate alınız. Bu öğrenciler için
eğitim öğretim yılı başında Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu ve BEP
Geliştirme Birimi’nin iş birliğiyle Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı’nı
hazırlayınız. Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) doğrultusunda
hazırladığınız kriterlere göre ölçme ve değerlendirme yapınız. Gerekli
dokümanlar ve bilgilendirmeler https://grslsntlr.blogspot.com/2020/12/kaynastirma-ogrencilerinin-egitimine.html adresinde verilmiştir.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1
-Çalışmaların öğretmen tarafından değerlendirilmesi ve sürecin takip edilmesi
sağlanacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder