........... ANADOLU LİSESİ GÖRSEL SANATLAR DERSİ ETKİNLİK PLANI
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
DERS |
Görsel Sanatlar |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ÜNİTE |
Görsel
Sanatlarda Biçimlendirme |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
KONU |
Desen
Çalışmaları |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
KAZANIMLAR |
10.3.1.1.
İnsan figürünü konu alan sanat eserlerini inceler. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SINIF |
10 |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SÜRE |
18 saat |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ARAÇ VE GEREÇLER |
Resim kâğıdı, kurşun kalem (2B), altlık, silgi, füzen,
fırça, mürekkepli kalemler gibi farklı çizim araç gereci |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
YÖNTEM VE TEKNİKLER |
Sanat eseri
inceleme, gösterip yaptırma, uygulama, anlatım |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
DERS
HAZIRLIK Canlı modeli etkili
bir şekilde resmetmek için nelere dikkat edersiniz? |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ETKİNLİK
SÜRECİ 1. İnsan Figürünü
Konu Alan Sanat Eserleri Ünlü sanatçıların insan figürünü konu alan sanat eserlerinde
ölçü ve oranı, rakursi görünümü ve kompozisyonlarında mekân-figür ilişkisini
birlikte inceleyerek öğrenme-öğretme
sürecini yürüteceğiz. “Deseni sağlam ve
faydalı bir şekilde öğrenmek istiyorsan, acele etmeden ve değerlendirerek
ilerlemen gerekir. Işığı, gölgeyi, açık-koyu ton değerlerini, aralarındaki
farkı, birbiriyle olan ilişkilerini kavraman önemlidir. Görünen konturlar
nasıl oluşur, nasıl birleşir ve yön alır ne zaman netleşir ve ne zaman
kaybolur anlaman lazım. Bu şekilde desen yaparak ve düşünerek devam ettiğinde
uygulama tekniklerine çok çabuk hâkim olacaksın.” Leonardo Da Vinci “Deseni öğrenmek
yeni bir dil öğrenmek gibidir. Desenin kendi sözlüğü ve en önemlisi kendi
grameri vardır. Eğitimin amacı bu dile hâkim olarak, rahat bir şekilde kalem
aracılığıyla kendi fikirlerinizi ve düşüncelerinizi zorlanmadan ifade
edebilmektedir.” Tony Rider (Toni Raydır) Camille
Pissarro’nun (Kamil Pisaro) eserinden hareketle insan figüründeki oran-orantı
ve anatomik özelliklerini birlikte inceleyelim.
Kompozisyon
üzerinden; • İnsan figüründe
anatomiyi, • Ölçü ve oranı, • Kompozisyonu, • Rakursiyi,
• Kompozisyon ve
mekân-figür ilişkisini birlikte çözümlemeye çalışalım. “Camille Pisarro’nun eserleri arasında ‘Bir
Tarlada Köylüler’ önemli bir yer tutmaktadır. Camille Pissarro, empresyonist
ressamlar arasında açık hava çalışmalarına en çok önem veren
sanatçılardandır. Esere ilk bakışta açık havada iki kadının hasat zamanında
tarlada çalıştıklarını görürüz. Arka planda sol orta kısımda ekin yığınları,
sağ arka planda tepe kümeleri ve ağaçlıklar görülür. Eserin orta kısmında
bulunan erkek ve kadın figürleri, ekinleri toplar durumda çizilmişlerdir.
Resimde perspektif ustaca uygulanmıştır. Resmin ön planındaki iki figür,
biçilmiş ekinleri toplarken çizilmiştir. Ön planda solda olan figür ise
arkası dönük bir şekilde çizilmiştir. Sanatçı, tüm resimlerinde olduğu gibi
bu resimde de tarlada çalışan kadınların üretime katkısını ve yüceliğini konu
almıştır. Işık ve renk canlılığı, sanatçının tüm eserlerinde önemli unsurlardan
biridir. Eserde sanatçı ışığı, açık-koyu-orta dengesinde başarıyla
kullanmıştır. Kompozisyonda güneş betimlenmemiştir ama açık, parlak ve
güneşli bir gün olduğu gözlemlenir. Işık en arka planda, küçük tepelerin
üzerinde kendini göstermektedir. Eserde güçlü desen bilgisi, detaycı anlatım,
formların kompozisyona yerleştirilmesinde ve mekân figür ilişkisindeki uyum
en dikkat çekici özelliklerdir. Eser; bireysel
tavrı, düşünsel yorumu ve özgün biçimleri içinde barındırmıştır. Sanatçı,
içinde yaşadığı dünyayı bir de kendi açısından göstererek yaşatmıştır. ‘Bir
Tarlada Köylüler’ resmi, empresyonist tekniğin en iyi uygulandığı resimlerden
biridir. ‘Bir Tarlada Köylüler’ resminde yatay ve dikeylerden kaynaklanan
ritmik bir devinim ve mekân oluşmuştur. Yaşamın içinde üretimin onurlu odağı
olmuş kişiler... Önde çalışan iki kişi ile arkada elinde tırmıkla çalışan
iki kişi arasında boyut farkına karşın şaşılacak bir denge vardır. Bu resmin
konusu açık havada geçmektedir. Gerek düzenleme gerek sunduğu hareket
gerçekte ritmik bir döngüye ulaşır. Sanatçı bu ritmik döngüyü bilinçli bir
şekilde vurgulamıştır. O, sınırsız gökyüzü altında ekmeği kazanan insanın tüm
emeğini kullanmasına rağmen yine de yoksulluğunu ve vakur duruşunu öne
çıkarmıştır. İşte bu durum, bir aydın gözlemciliği tavrı ile değil gerçeğin
içinden vurgulanır. İzleyici, kendini günlük yaşamdaki bir kesitin içinde
bulur. Resmin mekânı, izleyicinin kendi mekânı olur ve izleyici olayla
özdeşleşir. ‘Bir Tarlada Köylüler’ kompozisyonu, çalışkan ve vefakâr köylü
sınıfının ifadesidir. Tablodaki teknik ve
ruh uyumu; soğuk ve yapmacıktan öte, basmakalıp kurallar ve kuru bir teori
dışında başlı başına sanatın gerekli unsurları olan içeriğin ve üretime ait
özün ön planda ele alınarak sunulması ve anlatılmasıdır.”
Ünlü ressam Edgar Degas bale ile tanıştıktan sonra balerinleri sahne arkasında ve provaları sırasında sürekli resmetmeye başladı. Tablolarında genellikle çok sayıda figür yer alır. Tablolarında yer alan figürlerin anatomileri ve kendi içinde ve birbirleri ile olan kusursuz ölçü ve oranları dikkat çeker (Görsel 3.7).
Ünlü ressam Jean Auguste Dominique Ingres “Gatteaux Ailesi” adlı eserinde, dört ayrı insan figürünün bir araya geldiği kompozisyonda bir aile portresini mükemmel biçimde betimler. Kompozisyonu oluşturan figürlerin odanın içindeki konumları, bedenlerinin pozisyonları vb. unsurların bir araya gelişindeki ahenk tablodaki bütünlüğü oluşturur (Görsel 3.8).
Ünlü ressam Prof. Dr. Mehmet Başbuğ’un “Kahvede Oturanlar” adlı kara kalem desen çalışmasında figürlerin birbirini bütünleyen ortak hareketleri, ahenkli beden duruşları ve toplumsal olarak günlük yaşamı yansıtmaları kompozisyonu oluşturan temel parçalardır ( Görsel 3.9).
Jean François Millet’ye [Jan Fransuva Mile (1814-1875)] ait “Evini Süpüren Kadın” adlı desen çalışmasında, yüzeyde ön planda resmedilen figür ve nesnelerin büyük, canlı, parlak renklere sahip bütün detayları betimlenmiştir. Arka planda resmedilen figür ve nesneler ise detaylarını kaybetmiş ve küçük betimlenmiştir. Böylece eserde derinlik hissi sağlanmıştır (Görsel 3.10).
Fikret Mualla’ya ait “Paris’te Kafede Oturanlar” adlı desen çalışmasında ağaçlar yüzeyden taşacak kadar büyük betimlenmiştir. Ağaçların ufuk çizgisine doğru dizilimi, ufuk çizgisi hizasının altında oturan insan topluluğu ve ufuk çizgisinde bulanıklaşan bina silüetleri perspektifin sağladığı derinlik duygusunu izleyiciye hissettirir (Görsel 3.11).
Gustave Courbet’ye ait “Oturmuş, Tablo Karşısında Uyuyan Adam” adlı desen çalışmasında figürün özellikle baş, boyun ve gövde kısmında betimlenmiş kısa görünüm rakursiye uygun bir örnektir. Hafifçe bükülmüş bacakta, dizden kalçaya kadar uzanan bölümde oluşan kısa görünüş de derinlik ve üç boyut hissini izleyiciye hissettirmektedir (Görsel 3.12).
Hüseyin Avni Lifij ”Su İçen İşçi I” adlı desen çalışmasında figürde her parçanın bütün ile doğru ilişkisini kurarak proporsiyon ilkelerini doğru yansıtmıştır (Görsel 3.13).
Aşağıda verilen desen çalışmalarını birlikte inceleyelim ve sürece dâhil olarak eserler üzerinde benzer çözümlemeleri birlikte yapalım. Kompozisyonu, ölçü ve oranı, rakursiyi, insan figüründe anatomiyi ve kompozisyonda mekân-figür ilişkisini çözümlemeye çalışalım.
Uygulama çalışması için resim kâğıdı, resim kalemleri (2B, 3B, 4B), kalemtıraş, altlık, silgi vb. gerekli malzemeleri hazırlayabiliriz. Bir kişi model olarak belirleyelim. Model masa üstüne rakursi oluşacak şekilde poz verecektir. (Görsel 3.26).
Desen çalışması sırasında insanın anatomik yapısını iyi analiz etmenin, bütünü görmenin, bütün içinde parçaları algılamanın, dikkatli bir gözlemin ve el-göz-beyin koordinasyonunun gereklidir. Uygulama sürecinde gözlem yapmanın önemini kavrayalım. Modelin kendi içindeki parçaların birbiriyle uyumu ve modelin mekân ile ilişkisi (büyük-küçük, yakın-uzak, açık-koyu) dikkatle çözümlenmelidir. Artık canlı modelden (insan figürü) desen çalışmasına başlayabiliriz. Yukarıda bahsedilen kavramların model üzerinde çözümlenerek uygulanmasını sağlayalım.
*Önce modelin ölçüsü ve oranı inceleyelim. *Desenin kâğıda yerleştirileceği alan (kompozisyon)
belirleyelim. *Ölçü alma işlemi tamamlandıktan sonra
model, araştırma çizgileriyle geometrik olarak kâğıda yerleştirelim.
4. Kompozisyonda Mekân-Figür İlişkisi Resimde
mekân, anlatılmak istenen konu veya temanın yer aldığı, resmin kendi
içindeki üç boyut yanılsamasının da kullanıldığı uzay boşluğuna verilen
isimdir. Mekân, figür ve nesnelerin birbiriyle olan ilişkilerinden ortaya
çıkmıştır. Figürlerin bulunduğu mekânlar dış mekân (Görsel 3.31) ve iç mekân
(Görsel 3.32) olarak incelenebilir.
Yapılan eser çözümlemesini dikkate alarak çizdiğimiz figür çalışmasını mekan ilişkisini kurarak tammalamaya çalışalım. Desen çiziminde kompozisyona ve figürün mekân içindeki oranına dikkat edelim. Desen çizimi sırasında mekândaki ışığın figür ya da figürler üzerindeki etkilerini dikkatlice inceleyelim. Bu etkileri, açık-orta-koyu çizgi de ğerleriyle çalışmalarınıza yansıtmaya çalışalım. Çizimlerinizde derinlik duygusunu yansıtabilmek için figürün içinde bulunduğu mekânda perspektif ve rakursi ilişkisine dikkat edelim (Görsel 3.34).
OKUMA PARÇASI RESİMDE DESEN NEDİR?Fransızca “dessin”
sözü dilimize o kadar işledi ki onu “çizgi” ya da “çizgi resim” olarak
çevirmeye pek gerek yok. Desen denince ne söylenmek istendiği kesin olarak
anlaşılmaktadır. Bir şeyin deseni denilince genel olarak biçimi, eski deyimle
şekli, sınırı, bir bakıma da dış görünüşü anlaşılır. Bir tablonun deseninden
söz edilirse siyah beyaz değerlerinin ya da tablodaki elemanların renkle
ilgisiz sadece çizgisel yönünün ele alınmak istendiği de bilinir. Desen kelimesinin neyi anlamlandırdığı üstünde
uzun boylu durmaktansa onu estetik ve teknik planlarda incelemeyi, desenin
resim sanatındaki önemini belirtmeyi daha faydalı buluyoruz. Büyük Fransız
ressam Jean Auguste Dominique Ingres [Jan Ögustu Dominik Eng (1780-1867)],
ikide bir öğrencilerine “Le dessin est la probité de l’art” cümlesini
tekrarlarmıştır. “Desen; sanatın namusu, bereketidir.” olarak
çevirebileceğimiz bu cümle ile Ingres, desene verdiği önemi belirtmiştir. Zaten
Ingres, Rönesans klasiklerinin özellikle Raphael (Rafael) ekolünün bir
takipçisi olarak “desenci” bir ressamdır. Ona göre tablonun çizgisi ve çizgiler
yoluyla biçim yapısı, renginden ve renk uyumundan çok daha önemliydi. Bir
tablonun deseni iyi kurulunca renk kendiliğinden gelişirdi. Eşyayı
sınırlandıran dış çizgiler ölçüleri, hareket ve kıvraklıklarıyla iyice
düzenlenince tablonun dörtte üçü ortaya çıkmış sayılırdı. Egemenlik böylece
desene verilince bu dört başı mamur çizgi sisteminin üstünü örtecek olan
renklerin önemi o kadar büyük olamazdı. Klasik ressamlar genellikle
sınırlandırılmış bir renk repertuvarı kullanmışlardır. Ayrıca gri tonlara
kaçan renkleri daha fazla kullandıkları da bilinmektedir.
Desen, resim sanatının temelidir. Resim öğrenimi desen çizmekle
başlar. Renkler, ışık ve gölgeler, tablonun genel yapısı ve kompozisyon düzeni
bu temel üstüne kuruludur. Çizgisel yapısı iyi tasarlanmamış ve iyi kurulmamış
bir eser temelsiz bir yapı, iskeletsiz bir beden gibidir. Desen sistemi bozuk
olan bir tablo, ne kadar güzel renklerle bezenirse bezensin desteksizdir ve
sağlam temelden yoksundur. Zaten plastik sanatlarda olduğu kadar mimarlık ve
süsleme sanatlarında da her tasarım desenle başlamaktadır. Tablosunun şemasını
kuran ressam, yapısının projesini tasarlayan mimar hatta ortaya çıkarmak
istediği heykelin genel karakterini düşünen Heykeltıraş çalışmalarına çizgiyle
başlar. Ondan ötürü her sanat çabasının başlangıcı desen, çizgidir. Ama resim
sanatında bu başlangıç (bu temel) daha da büyük bir önem taşır. Andre Lhote
[Andre Löt (1885-1962)] “Traité du Paysage” adlı eserinde desen üstüne şöyle
diyor: “Bir tablo, iyi bir tablo olmak için neyi feda edebilir, neyi edemez?”
Herhâlde onun feda edemediği şeylerden biri desendir. Ressam, desen yoluyla
doğayı inceler, desen yoluyla onu yorumlar. Bu inceleme ve yorumlamada
kullandığı tek araç “çizgi”dir. Eşyanın sınırlarını gösteren ve oturtan bu
çıplak çizgi, tek başına (başka hiç bir elemandan yardım görmeksizin) biçim
güzelliğini, kıvraklığını, hareketini ve çeşitli anlamları içinde canlandırmaya
yeter. Sanat tarihine baktığımız zaman, eski Mısırlıların, Yunanların,
Çinlilerin, Gotiklerin ve Doğulu sanatçıların bu tek çizgiyle ne şaşılacak
çeşitte kombinasyonlar bulduklarını ve ne sanat harikaları meydana
getirdiklerini görürüz.” http://www.istanbulsanatevi.com/resim-dunyasi/resimde-desen-nedir/ (06.12.2017, 10.34) |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN
ÖĞRENCİLER VEYA İLERİ DÜZEYDE ÖĞRENME HIZINA SAHİP OLAN ÖĞRENCİLER İÇİN EK
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ |
Öğrenme
güçlüğü olan öğrencilerinizin öğrenme gayret ve grafiğini, hızlı öğrenen
öğrencilerinizin öğrenme hızlarını da dikkate alınız. Bu öğrenciler için
eğitim öğretim yılı başında Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu ve BEP
Geliştirme Birimi’nin iş birliğiyle Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı’nı
hazırlayınız. Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) doğrultusunda
hazırladığınız kriterlere göre ölçme ve değerlendirme yapınız. Gerekli
dokümanlar ve bilgilendirmeler https://grslsntlr.blogspot.com/2020/12/kaynastirma-ogrencilerinin-egitimine.html adresinde verilmiştir. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME |
1-Kontrol listeleri dereceli puanlama
anahtarları kullanılarak süreç öğretmen tarafından değerlendirilecektir. |
Yorumlar
Yorum Gönder