Nabiler |
(Nabi: İbranice navi ve Arapça nebi: “peygamber, “haberci”) Yeni-izlenimcik akımından sonra ve fovizmin ortaya çıkmasından birkaç yıl önce 1890 ile 1900 yılları arasında etkinlik gösteren ressamlar topluluğu. Nabi’ler topluluğu
kuramcı Maurice Denis’nin (1870-1943) çevresinde, bir araya gelen Emile
Bernard (1868-1941), Paul Sérousier (1865-1927), Vuillard (1868-1940),
Bonnard, Ranson (1864-1909), Felix Vallotton (1865-1925), vb. sanatçılardan
oluşmuştur. Tarihsel açıdan nabilik Gauguin’den ve Pont-Aven okulundan önce kuruldu. 1888’de Gauguin, ikinci kez Bretagne’a gittiği sırada, Sérusier için Tılsım ‘ı yapmıştı ( Resmi Gauguin’in yönlendirmesiyle Sérusier yapmıştır. İlk nabi yanıt olarak tanınır); Maurice Denis de 1890’da ünlü formülünü buradan çıkardı. Bir tablonun bir savaş atı, çıplak bir kadın ya da küçük bir öykü olmaktan önce, temelde belli bir düzene göre boyalarla kaplanmış düz bir yüzey olduğu anımsanmalıdır...” Bu kuramın uygulanması izlenimcilikle bağların koparılmasını ve resmin bir çeşit arınmaya ve Puvis de Chavannes’da olduğu gibi alegori tarza doğru bir dönüş yapmayı gerekli kılıyordu; ayrıca, Cézanne’a özgü konstrüktivizme, Gauguin’e özgü katıksız renklere ve “iki boyutlu düşünüş” biçimine yönelmeyi de belirliyordu; dekoratif ve gerçekdışı eğilimin vurgulanması da Nabilerle simgeci ressamlar arasındaki tinsel yakınlığı da kanıtlıyordu. Ama bu ressamları, işledikleri temaları ve esinlerini iyi anlayabilmek için bunları yaşadıkları dönemin ortamına yerleştirmek ve sanatında bir yenilik yapmaya yönelten bütün eğilimleri göz önünde bulundurmak gerekir. Bütün Sanat Biçimleri Nabilerde çağdaş bir gerçeklik kaygısı göze çarpar; yaşadıkları dönemin modelleri, gösterileri yapıtlarına yansımış, yüzyıla özgü ince bir beğeni anlayışı, çiçek biçimlerinde ve modern style çerçevesi içindeki Japon etkisinin ağır bastığı ürünlerde kendini göstermiştir; ama bütün bu modernliğe biraz da acılık, burukluk, başkaldırı ve iğneli sert bir gerçekçilik karışmıştır. Uygulamalı
sanatların gerçek bir yeniden doğuş dönemi yaşadığı sırada, Nabiler, her
türlü dekorasyon biçimini denediler; tiyatro programları ve dekorları
yaptılar (Paul Port Sanat Tiyatrosu, vb.). Çağdaşları olan Toulouse-Lautrec ile
birlikte, afişi gerçek bir sanat düzeyine yükselttiler; Bonnard ve Vallotton,yüzyılın
sonunda başlıca afiş ustaları arasına katıldılar. Nabiler özellikle ev içi
(enteriyör) dekorlarıyla ilgilendiler; Vuillard 1894’te Alexandre Natanson’un
sola manje’si için dokuz dekorasyon çalışması yaptı; 1896’da doktor Vaquez’
nin salonunu, 1897’de romancı Claude Anet’nin, 1899’da Adam Natanson’un
salonlarının dekorasyonunu gerçekleştirdi. Maurice Denis, müzikçi Ernest
Chausson’un, Bing, Denys Cochin, vb’nin enteriyörleri için duvar resimleri
gerçekleştirdi. Öte yandan, Ranson daha çok duvar halılarına yöneldi. Vitray
sanatıyla da ilgilenen Nabiler, A.B.D’li vitray ressamı Tiffany için
kartonlar hazırladılar. Bununla birlikte, bu kadar yetenekli olan söz konusu
sanatçılar için nabicilik gelip geçici bir “an”, gençliklerinde yaşadıkları
heyecanlı bir evre olarak kaldı. Aralarından yalnızca Denis, yaş sonuna kadar
başlangıçtaki ilkeye sadık kaldı. Pierre Bonard(1867-1947), tuvalin üstünde, sanki tuval bir gergefmiş gibi kıvıl kıvıl oynayan ışık ve renk duygusunu vermek için, Art Nouveau’nun araçlarını özel bir duyarlılık ve ustalıkla kullandı. Kurulu bir sofrayı betimleyen tablosu, perspektifi ve derinliği onun nasıl vurgulamaktan kaçındığını gösteriyor; çünkü böyle bir vurgulama, renkli kompozisyonun araya gitmesine yol açabilirdi.
Sanatın Öyküsü-Gombrich |
Naif Sanat |
Eğitim görmemiş sanatçıların kabul edilen estetik kuralların dışında biçimler yaratarak ortaya koydukları ürünler. Naif sanatçılar boş zamanlarında zevk için resim yapanlarla karıştırılmamalıdır. Naif sanatçı biçimsel kural ve teknikleri bilmemekle birlikte bir sanatçı tutkusuyla etkinlik gösterir. Naif yapıtlar çoğunlukla aşırı ayrıntılar içerir. Bu tür yapıtlarda genellikle ustaca karıştırılmış renkler ve tonlar yerine parlak ve doygun renkler kullanılır. Ayrıca naif yapıtlarda perspektif kurallarına pek uyulmadığı için figürler sanki havada asılı kalmış ve yüzüyormuş gibi durur. Naif sanatın en tanınmış örnekleri arasında Fransız ressam Henri Rousseau'nun çalışmaları vardır. Özellikle portreleri, orman sahneleri ve egzotik bitki resimleriyle ünlü olan Rousseau'nun çalışmaları, türünün pek çok örneğinde görüldüğü gibi, donmuş bir hareket ve derin, sakin bir mekân duygusunu içerir. Figürler ise ya cepheden ya da tam profilden gösterilir. Naif resimde figürün kısmen saklanması ya da arkadan betimlenmesi çok enderdir. Rousseau duygu yoğunluğunu ve tutkularını pek çok naif ressam ve heykelcinin yaptığı gibi figürleriyle, ayrıca çizgi ve renklerindeki kesinlikle yansıtır. Naif sanatın beğenilmesi çok yeni bir olgudur. Yaşayan pek çok naif sanatçı yapıtlarının bu denli merakla toplanabileceğini hiçbir zaman düşünmemişti. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde hemen her gelişmiş ülkede öne çıkmayı başarabilen naif sanatçıya rastlanır. Bazı naif sanatçılar kendilerini profesyonel bir sanatçı olarak görüp halk tarafından tanınmayı beklerken, öbürleri ticari sergilerden uzak kalıp aileleri ya da dinsel kurumlar için resim yapmayı yeğler. A.B. |
Nakış |
Eskiden bizde minyatür ve tezyini resimlere denirdi. Bugün yalnız kadınların elde işledikleri işlemelere denmektedir. |
Nakkaş |
Eskiden renkli resim, minyatür ve duvar tezyinatı yapan ressamlara denirdi. Bugün nakkaş tezyini işlemeler yapanlara denilmektedir. “nakkaş başı” da eskiden sarayın baş ressamlarına denirdi. |
Naos |
Yunan tapınaklarında sella (cella)nın bulunduğu yani tanrı heykelinin bulunduğu orta nef’e verilen isimdir. Naos Yun.’da tanrının evine denir. |
Narteks |
aslı Yun.’dır. Bazillika tipi kiliselerde portalin iç kısmına gelen ve bütün ön cephe boyunca uzanan ve oradan da sahınlara gerilen büyün hol. |
Natüralizm |
Güzel sanatlarda ışık-gölge, oranlar, renk değerleri ve karakteri, optik görünüş içinde aksettirme mesleğidir. Bu anlayışta bir eser, doğayı detayları ile içine alır. Naturalizmde doğaya mümkün olduğu kadar sadık kalınır. Naturalizmi realizm ile karıştırmamalıdır. Realizm yani gerçekçi anlayış ise bir şeyin gerçek karakterini göstermek için onun gerçek unsurlarını örtüp, göstermeyen detaylardan ayırarak ortaya çıkarma mesleğidir. İdealizm ise natüralizm ve realizmin aksine insanın bir ideale göre anlatım görüşüdür. Bir sanat eserinde bozan bütün bu görüşlerin az çok yanyana beraber olduğu da görülür. Hatta bazen bu görüşlerin birbirlerine çok yakın olduklarını da gözlemleyebiliriz. Naturalizm Barok ile gelişir. 19 y.y. peyzaj resmi natüralizmi çok kullanmıştır. |
Natürmort |
Sözcüğü ilk kez 1800 tarihlerinde ortaya çıkan “natura morto”dan alınmıştır. Alm. Hollandalı sanat tarihçisi Houbraken tarafından ortaya atılan “stilleven” kelimesinden alınmıştır. Hareketsiz doğa anlamınadır. Fr.’sı ise ölü doğa anlamına gelir. Hareketsiz ve ölü şeylerin resmine denilmektedir. Ilk natürmortlar Pompei resimlerinde görülüyor. Ortaçağda natürmort yoktur. 16. y.y. başında natürmort müstakil olarak resimde yerini alıyor. Ancak Dürer (147 1—1528) desen ve suluboya olarak bazı natürmortlar yapmıştı. Sanat tarihinde ilk natürmort olarak Jacobo de Barbari’nin 1504 yaptığı bir ölü kuş resmi gösterilmektedir. I7. y.y.’da natürmort bilhassa Hollanda ve Fransa’da görülmektedir. Natürmort böylece zamanımıza kadar önemini kaybetmemiş bir resim çeşidi olarak kalmıştır. 18. y.y. da Chardin en güzel natürmortları yapmıştır. |
Necef taşı |
Küfe civarında Necef kentinde çıkarılan ve yüzük, tesbih santranç taşları yapılan kıymetli bir taştır. |
Nef |
Bazilikalarda ve kiliselerde sütunlarla ayrılan her salon. Bunların ortasında ( “orta nef’ “orta gemi” ya da “orta sahın” yanlardakine yan n.’ ler denir. |
Nefti |
koyu, acı yeşil. |
Neft yağı |
Çam ağacından çıkarılan bir sıvı olup boya sanayiinde ve resimde. yağlı boyaların inceltilmesinde ve fırçaların yıkanmasında kullanılır. N. içinde reçine ya da en iyisi sakız, 1:2 oranında eritilir ve içine bir miktar haşhaş yağı konıılarak resim için iyi bir inceltici yapılır. |
Nekropol |
Yun. Ölü şehir anlamınadır. Antikitenin mezarlık(ar,ncı denir. Etrüsk sanat eserlerinin büyük bir kısmı bu n.’ terden çıkarılmıştır. |
Neo Dada |
Asla örgütlü bir hareket olmayan neo-Dada, 1950’lerin sonlarıyla 1960’larda, birçoğu New York’ta yaşayan ve çalışmalarıyla hararetli tartışmalar yaratan bir grup genç deneysel sanatçıya takılan çeşitli adlardan (yeni gerçekçiler, olgusal sanatçılar, polimateryalistler ve ortak hedef sanatçıları’nın yanı sıra) biriydi. O sıralarda sanatta formel saflık yönünde belli bir eğilim söz konusuydu ve bu en iyi Geç-Resimsel Soyutlamacıların eserlerinde örnekleniyordu. Bu eğilime bilinçle karşı çıkan neo-Dadacılar, humor, nükte ve eksantriklik arayışıyla malzemeleri ve ortamları birbirine karıştırmaya koyulmuşlardı. Neo-Dada bazen de 1950’ler ve 1960’larda ortaya çıkmış Harfçilik, Beat sanatı, Dehşet Sanatı, Nouveau Realisme ve Stüasyonist Enternasyonel gibi çeşitli yeni hareketleri ifade etmekte başvurulan bir genel terimdi. Robert Rauschenberg (1925-) Jasper Johnes (1930-) Lary
Rivers ( 1923-2002), John
Chamberlain (1927-) Richard
Stankiewicz (1922-1983) Lee
Bonlecou (1931-), Jim Dine
(1935-) ve Claes Oldenburg(1929-)
gibi sanatçıların gözünde, sanat olmayan malzemeleri sahiplenerek, sıradan
gerçekliğe kucak açarak ve popüler kültürü yücelterek genişleyecek ve
kapsayıcı olacaktı. Bu doğrultuda, Soyut Ekspresyonistlerle birlikte
anılan yabancılaşma ve bireyselciği, topluluğa ve çevreye ağırlık vererek
sosyalleşen bir sanat lehine reddediyorlardı. Ortaya çıkan sonuç da deney
yapmaya ve çapraz verimliliğe dayalı yeni bir estetikti. Neo-Dada sanatçıları bütün heterojenliklerine rağmen derin izler bırakmışlardır. Görsel sözlükleri, teknikleri ve her şeyden önce seslerini duyurma kararlılıkları, Vietnam Savaşı’nı, ırkçılığı, cinsiyetçiliği ve hükümet politikalarını protesto eden sonraki sanatçılarca benimsenmiştir. Katılıma ve performansa verdikleri ağırlık da 1960’ların sonunun siyaseti ve Performans Sanatı’na damgasını vuran aktivizme yansımıştır. Neo-Dadacıların bir dünya topluluğuna ait olma anlayışları, kendilerinden sonraki dönemlerin oturma grevleri, savaş-karşıtı protestoları, çevre protestoları, öğrenci protestoları ve sivil haklar protestolarının habercisi olmuştur.
Modern Çağda Sanat, Amy Dempsey, Çeviri: Osman Akınhay, Akbank Yayınları |
Neo Plastisizm |
Mondrian’a Gombrich “Sanatın Öyküsü”nde “Deneysel Sanat” bölümünde yer vermiş. “Biçimsel sorunlara karşı gittikçe büyüyen ilginin, Kandinsky'nin Almanya'da başlattığı "soyut sanat" alanındaki deneylerin yeni bir biçimde ele alınışına yol açması hemen hemen kaçınılmazdı. Bu kuramların İfadecilikten doğduğunu ve müzik gibi "salt ifade" olmayı amaçlayan bir tür resime yöneldiklerini görmüştük. Kübizmci ressamların yapı üzerine araştırmalarının etkisi altında, Paris'te, Rusya'da; peşinden de hemen Hollanda'da bazı ressamlar, resmin mimarî gibi bir kurgu olduğu öncülünden yola çıkarak, benzer deneylere giriştiler. Hollandalı Piet Mondrian (1872-1944) tablolarını, en basit öğelerle kurmak istiyordu: Doğrular ve salt renklerle Açık-seçiklik ve özdenetimin, doğa yasalarının nesnelliğini bir anlamda yansıtabileceği bir sanat özlüyordu. Çünkü Mondrian da Kandinsky ve Klee gibi bir gizemciydi. Resimlerinin, duyusal görüntünün hep değişen biçimlerinin ötesinde, şeylerin kalıcı gerçekliğini ortaya koymasını istiyordu. Bu görüşe ilişkin ne düşünürsek düşünelim, ama her şey "yerli yerinde" oluncaya dek biçimleri ve tonları uyuma vardırma gibi karmaşık bir soruna kendirii sonuna dek adayan bir sanatçının kafa yapısını düşlemlemek öyle zor bir şey değil. Belki bir Meryem tablosu karşısında, geçmişin bir sanatçısı, yalnızca iki kareden oluşan bir tablo karşısında modern bir sanatçı kadar tasa çekmemiştir. Çünkü Meryem'i yapan ressam ne elde etmek istediğini biliyordu, ona kılavuz olacak bir gelenek vardı, olanak içindeki seçmelerinin sayısı sınırlıydı. Modern ressam, o iki tanecik karesiyle daha az imrenilecek bir durumdadır. Bu kareleri tuval üzerinde oynatabilir; nerede ve ne zaman duracağını hiç bilmeden, sonsuz sayıda olanaklar deneyebilir. Onun ilgilerini paylaşmasak bile, salt bu nedenle, göğüslediği çabaları alaya almamız doğru değildir. Mondrian ve onun tarzını kendine çıkış yolu seçenler “Modern Sanatın Öyküsü”nde “izm” leri ile yer alıyorlar:Neo Plastisizm Norbert Lyontan ile devam edelim. “Geometrik biçimlerin dünyayı algılamada bir araç olarak kullanılmasını Malevich te görmüştük. Onun ilk olgun ürünü, beyaz bir kare içine yerleştirilmiş ve onun yaklaşık yarı alanını örten siyah bir kareyi gösteren resmiydi. Bir imgeden çok bir işareti andıran bu kare, kesinlikle görünebilir herhangi bir nesnenin soyutlaması değildi. Bununla birlikte başka bazı resimlerini Aralık 1915 ile Ocak 1916 arasında St. Petersburg'da sergiledi. Sergideki en yalın ve en çarpıcı resim buydu. Malevich daha sonra yaptığı resimlerde kullandığı öğeleri ve renkleri artırdı ve ilk resmin durağan kesinliğinden uzaklaşarak, daha akıcı ve uzay duygusu daha belirgin bir resim. anlayışına yöneldi. Karşıt renkler ve değişik boyutta üst üste gelen öğeler, beyaz bir zemin üzerinde aydınlık ve sınırsız bir uzayda yüzüyormuş izlenimini verirler. Bu resimler de, Mondrian'ın `Neo-plasticist' yapıtları gibi, başlangıçta çerçevesiz olarak sergilenecekti. Mondrian'ın resimleri düz olarak duvara tutturulacak, Malevich'inkiler ise geleneksel biçimde asılacaktı. Mondrian resimlerindeki uzayla, duvardaki uzayın özdeş olduğunu, Malevich ise başka bir yerdeki sınırsız uzayı, o çevreyle ilşkisi olmayan kozmik bir uzayı yansıttığını belirtmek istiyordu. Mondrian 1920-1'de `Neo-Plasticisme' adını verdiği anlayışla yaptığı ve son derecede sınırlı olan resim dilini değiştirmeden, 1940'lara kadar sürdürdüğü yapıtlarının iki değişik öğesinden bir birleşim elde etti. Mondrian 1925'e kadar Doesburg ile birlikte 1917'de De Stijl (üslup) adıyla kurdukları ressam ve tasarımcılar birliğinin önde gelen üyelerinden biri oldu. |
Neo Pop |
Neo-Pop, 1980’lerin sonlarında New York sanat sahnesinde
ortaya çıkmış olan çeşitli sanatçıların özellikle de Ashley Bickerton (1959-), Jeff Koons (1955-) Alan
McCollum (1944-) ve Heim
Steinbach (1944-) çalışmalarına atfen kullanılır. Postmodernizmin
çeşitli akımlarından biri olan neo-pop, Minimalizm ve Kavramsal Sanat’ın
1970’li yıllardaki egemenliğine bir tepkiydi. Çıkış noktası olarak 1960’ların
Pop Sanat yöntemleri, malzemeleri ve imgelerine başvuran neo-pop bazen ironik
ve nesnel üslubuyla kavramsal sanatın mirasçısı da sayılabilirdi.
Modern Çağda Sanat, Amy Dempsey, Çeviri: Osman Akınhay, Akbank Yayınları |
Neolitik |
Cilalı Taş Devri veya
bilimsel adıyla Neolitik Çağ (Yeni Taş Çağı), tarihöncesi
çağlardan biridir. |
Nervür |
Genel olarak damar, çubuk tonoz ve kubbelerde taştan yapılmış iskelet, çerçeve kaburga. Dilimli kubbelerde dilimlerin ek yerlerine konulan yuvarlak kesitli silmeler. |
Neshi Nesih. |
Eski yazının güzel bir biçimi olup el kalkmadan yazılırdı. Bu yazı çeşidi ile el yazmaları ve Kur’an yazılırdı. |
Nestâlik |
Nesih’le tâlik’ın karışmasından çıkan bir eski yazı çeşidi |
Nigâr |
Resim ve çehre anlamına gelir. Eskiden portre yapan ressamlara nigârende ya da nigâri denirdi. Nigârhane de resim atölyesi anlamına gelirdi. |
Nimfeum |
Eski Romalılar da “nimfeum” derlerdi. Nimf tapınağı anlamına gelir. N.’lar bilhassa Romalılarda Kayzer devrinde bol nişli, sütunlu cephesi olan havuzlu; çeşmelerdir. Nimfeumlarda sütunlu kısım bir gezinti yeri olarak düşünülmüş-tür. Eski Yun böyle havuzlu çeşme vardı. 19. yy.’da bu tip çeşmeler Avrupanın bir çok şifalı suları bulunan şehirlerinde inşa edilmiştir. |
Niş |
Tezyin, pratik ya da inşai amaçlarla duvarlarda yapılan çeşitli hücre, yuva, göz vb. na verilen genel terim. |
Nişan taşı |
Eskiden atılan okun düştüğü yere bir anı olarak dikilen ve atanın adı, oku attığı tarih yazılı taş. İstanbulda Ok meydanında böyle taşlar dikilirdi |
Nur aylası |
Hıristiyan Azizleri’nin resimlerinde başları etrafına çizilen ışıktan halka. |
Yorumlar
Yorum Gönder